Enerji Verimliliği Tebliği Neden Yayınlandı ?
Enerji, dünyanın ve ülkemizin gelişimi için gerekli olan en temel ihtiyaçlardan biridir. Enerjide dışarı bağımlı olmayan ülkelerin gelişmişlik seviyesi her zaman yüksektir. Bu kadar hayati önem taşıyan enerjinin verimli kullanılabilmesi için her birey, toplum üzerine düşeni yapmalıdır. Bu yazıda Sezonsal Verimlilik ele alınmıştır.
Enerji Nedir ?
Bir cisimde bulunan, bir iş-oluş meydana getirmeye yarayan güce ‘enerji’ denir. Genel anlamda enerji, iş yapabilme gücünün kaynağıdır. Elektrik enerjisi, atom-nükleer enerji, ısı enerjisi, termal enerji ve hidrolik enerji, başlıca enerji türleridir. Bütün enerji türleri ısı enerjisi olarak son şeklini alır. Tüm iş kollarında enerjinin verimli kullanılması gerekiyor. Enerjiyi en verimli şekilde kullanan markalar gün geçtikçe daha fazla öne çıkmaya başlıyor.
Bir cisimde bulunan, bir iş-oluş meydana getirmeye yarayan güce ‘enerji’ denir. Genel anlamda enerji, iş yapabilme gücünün kaynağıdır. Elektrik enerjisi, atom-nükleer enerji, ısı enerjisi, termal enerji ve hidrolik enerji, başlıca enerji türleridir. Bütün enerji türleri ısı enerjisi olarak son şeklini alır. Tüm iş kollarında enerjinin verimli kullanılması gerekiyor. Enerjiyi en verimli şekilde kullanan markalar gün geçtikçe daha fazla öne çıkmaya başlıyor.
Enerji Verimliliği Nedir ?
Enerji verimliliği; üretim ya da yaşam kalitesini düşürmeden, ekonomik kalkınmayı ve sosyal refahı engellemeden tüketilen enerji miktarının en aza indirilmesidir. Daha geniş bir biçimde enerji verimliliği; gaz, buhar, ısı, hava ve elektrikteki enerji kayıplarını önlemek, çeşitli atıkların geri kazanımı ve değerlendirilmesi veya ileri teknoloji ile üretimi düşürmeden enerji talebini azaltması, daha verimli enerji kaynakları, gelişmiş endüstriyel süreçler, enerji geri kazanımları gibi etkinliği artırıcı önlemlerin bütünüdür. Enerjinin üretim ve tüketim şeklini değiştirmeye başlamadığımız takdirde geri dönüşü olmayan bir çevre kriziyle karşı karşıya kalacağız. Gelecekte yenilenebilir enerji kaynaklarını çok daha fazla kullanmamız ve enerji verimliliğine daha fazla odaklanmamız gerekiyor. Hedeflerimize varmak için birey, toplum, sanayi temsilcileri veya yetkili kamu kuruluşları olarak hepimizin bu çabaya katılması gerekmektedir. Enerjinin kapsamını değiştirme yolunda yapılacak olan en küçük katkı dahi önemlidir. Enerji Verimliliğini Artırmaya Yönelik Çalışmalar, birçok cihaz, ekipman, bina ve enerji hizmeti için mümkün olan en az enerji tüketimi, verimli olmayan ürünlerin piyasadan çekilmesi amacıyla performans derecelendirmesi ve etiketleme, daha fazla enerji verimliliği sağlayan ürünler için finans mekanizmaları oluşturulması ve tüketicinin en verimli ürünler hakkında bilgilendirilmesi önerilen öncelikler arasında yer alıyor.
Enerji verimliliği; üretim ya da yaşam kalitesini düşürmeden, ekonomik kalkınmayı ve sosyal refahı engellemeden tüketilen enerji miktarının en aza indirilmesidir. Daha geniş bir biçimde enerji verimliliği; gaz, buhar, ısı, hava ve elektrikteki enerji kayıplarını önlemek, çeşitli atıkların geri kazanımı ve değerlendirilmesi veya ileri teknoloji ile üretimi düşürmeden enerji talebini azaltması, daha verimli enerji kaynakları, gelişmiş endüstriyel süreçler, enerji geri kazanımları gibi etkinliği artırıcı önlemlerin bütünüdür. Enerjinin üretim ve tüketim şeklini değiştirmeye başlamadığımız takdirde geri dönüşü olmayan bir çevre kriziyle karşı karşıya kalacağız. Gelecekte yenilenebilir enerji kaynaklarını çok daha fazla kullanmamız ve enerji verimliliğine daha fazla odaklanmamız gerekiyor. Hedeflerimize varmak için birey, toplum, sanayi temsilcileri veya yetkili kamu kuruluşları olarak hepimizin bu çabaya katılması gerekmektedir. Enerjinin kapsamını değiştirme yolunda yapılacak olan en küçük katkı dahi önemlidir. Enerji Verimliliğini Artırmaya Yönelik Çalışmalar, birçok cihaz, ekipman, bina ve enerji hizmeti için mümkün olan en az enerji tüketimi, verimli olmayan ürünlerin piyasadan çekilmesi amacıyla performans derecelendirmesi ve etiketleme, daha fazla enerji verimliliği sağlayan ürünler için finans mekanizmaları oluşturulması ve tüketicinin en verimli ürünler hakkında bilgilendirilmesi önerilen öncelikler arasında yer alıyor.
Binalarda ve Isıtma & Soğutma Sistemlerinde Enerji Verimliliği
Evlerdeki enerji tüketiminin en büyük kısmı mekân ısıtılması için harcanmaktadır. Tipik bir evin toplam faturasının % 45’i ısıtma-soğutma için ödenmektedir. Evlerin (veya ofislerin) ısıtılmasına harcanan enerjiden tasarruf etmek için iç ortam ısısının ortamda muhafaza edilmesi gereklidir. İç ortam ısısının içeride muhafaza edilebilmesi için, binanın çok iyi yalıtılmış olması gerekir. Binalarda çatılardan % 7, dış duvarlardan % 40, döşemelerden % 6 ve kapılardan % 17 oranlarında ısı kayıpları olmaktadır. Binanın yalıtılması ile % 50’ye varan oranlarda enerji tasarrufu yapmak mümkündür. Doğayı korumak ve doğanın bize sunduğu enerjiyi kullanmak, enerji verimliliğini artırmak için yenilenebilir enerji kaynaklarında yararlanmakta yarar vardır.
Evlerdeki enerji tüketiminin en büyük kısmı mekân ısıtılması için harcanmaktadır. Tipik bir evin toplam faturasının % 45’i ısıtma-soğutma için ödenmektedir. Evlerin (veya ofislerin) ısıtılmasına harcanan enerjiden tasarruf etmek için iç ortam ısısının ortamda muhafaza edilmesi gereklidir. İç ortam ısısının içeride muhafaza edilebilmesi için, binanın çok iyi yalıtılmış olması gerekir. Binalarda çatılardan % 7, dış duvarlardan % 40, döşemelerden % 6 ve kapılardan % 17 oranlarında ısı kayıpları olmaktadır. Binanın yalıtılması ile % 50’ye varan oranlarda enerji tasarrufu yapmak mümkündür. Doğayı korumak ve doğanın bize sunduğu enerjiyi kullanmak, enerji verimliliğini artırmak için yenilenebilir enerji kaynaklarında yararlanmakta yarar vardır.
Yenilenebilir Enerji ve Kaynakları:
Doğanın sunduğu, kontrol edildiğinde canlılara ve doğaya zarar vermeyen enerji çeşididir. Hava, su ve toprak en önemli 3 kaynaktır.
Doğanın sunduğu, kontrol edildiğinde canlılara ve doğaya zarar vermeyen enerji çeşididir. Hava, su ve toprak en önemli 3 kaynaktır.
İklim Değişikliği
İklim değişikliği, “Karşılaştırılabilir zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan veya dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik” biçiminde tanımlanmaktadır. Küresel iklim değişikliği; fosil yakıtların kullanımı, arazi kullanımı değişiklikleri, ormansızlaştırma ve sanayi süreçleri gibi insan etkinlikleriyle atmosfere salınan sera gazı (H2O(b), CO2, CH4, O3, N2O, CFC–11, HFC, PFC, SF6) birikimlerindeki hızlı artışın doğal sera etkisini kuvvetlendirmesi sonucunda yerkürenin ortalama yüzey sıcaklıklarındaki artışı ve iklimde oluşan değişiklikleri ifade etmektedir. İklim değişikliğinin ekonomik ve insani boyutu konusunda yapılan bütün çalışmaların ortak özelliği, dünyanın 2 ˚C eşiğinin üzerindeki bir sıcaklık artışına maruz kalması halinde dünya ekonomisinde ve daha da önemlisi insani kalkınmada geniş çaplı gerilemelerin geri dönülmez bir şekilde başlayacağıdır. Mevcut sanayileşme ve buna bağlı enerji politikaları kontrol altına alınmadığı takdirde, bu kritik sıcaklık artışı çok daha üst seviyelere çıkacaktır. Sıcaklık artışını 2 ˚C düzeyinde tutmak için karbon emisyonlarının atmosferik yoğunluğunu milyonda 450 partikül düzeyinde sabitlenmesi gerekmektedir. Aksi halde, 2050 yılında atmosferik yoğunluk düzeyi 750 partikül düzeyine çıkacak. Karbondioksit yoğunluğu açısından 450 partikül düzeyini sağlamak için dünyanın yıllık karbondioksit emisyonunun toplam 4 gigaton seviyesine çekilmesi gerekmektedir. Bu ise, mevcut karbondioksit emisyonlarının 2050’ye kadar % 80 oranında azaltılması anlamına gelmektedir (UNDP, 2007: 14).
İklim değişikliği, “Karşılaştırılabilir zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan veya dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik” biçiminde tanımlanmaktadır. Küresel iklim değişikliği; fosil yakıtların kullanımı, arazi kullanımı değişiklikleri, ormansızlaştırma ve sanayi süreçleri gibi insan etkinlikleriyle atmosfere salınan sera gazı (H2O(b), CO2, CH4, O3, N2O, CFC–11, HFC, PFC, SF6) birikimlerindeki hızlı artışın doğal sera etkisini kuvvetlendirmesi sonucunda yerkürenin ortalama yüzey sıcaklıklarındaki artışı ve iklimde oluşan değişiklikleri ifade etmektedir. İklim değişikliğinin ekonomik ve insani boyutu konusunda yapılan bütün çalışmaların ortak özelliği, dünyanın 2 ˚C eşiğinin üzerindeki bir sıcaklık artışına maruz kalması halinde dünya ekonomisinde ve daha da önemlisi insani kalkınmada geniş çaplı gerilemelerin geri dönülmez bir şekilde başlayacağıdır. Mevcut sanayileşme ve buna bağlı enerji politikaları kontrol altına alınmadığı takdirde, bu kritik sıcaklık artışı çok daha üst seviyelere çıkacaktır. Sıcaklık artışını 2 ˚C düzeyinde tutmak için karbon emisyonlarının atmosferik yoğunluğunu milyonda 450 partikül düzeyinde sabitlenmesi gerekmektedir. Aksi halde, 2050 yılında atmosferik yoğunluk düzeyi 750 partikül düzeyine çıkacak. Karbondioksit yoğunluğu açısından 450 partikül düzeyini sağlamak için dünyanın yıllık karbondioksit emisyonunun toplam 4 gigaton seviyesine çekilmesi gerekmektedir. Bu ise, mevcut karbondioksit emisyonlarının 2050’ye kadar % 80 oranında azaltılması anlamına gelmektedir (UNDP, 2007: 14).
Sera Etkisi Nedir?
Küresel ısınmada en büyük payı alan sera etkisi nedir? Güneşten gelen dalgalı radyasyonun bir kısmı doğrudan atmosfer tarafından uzaya verilirken, bir kısmı da yeryüzü tarafından emilir. Isınan yeryüzünden salınan uzun dalgalı radyasyonun önemli bir bölümü tekrar atmosfer tarafından emilir. Atmosferdeki gazların kısa dalgalı güneş ışınlarına karşı çok geçirgen, yeryüzünden verilen uzun dalgalı radyasyona karşı ise, biriken sera gazları nedeniyle daha az geçirgen olması sonucunda, yere yakın kısımların beklenenden daha fazla ısınması olayına atmosferin sera etkisi denilmektedir. Güneşten gelen kısa dalgalı ışınların % 51’i yeryüzü tarafından tutulur. Bu enerji ile yeryüzü ısınır. Yeryüzü tarafından emilen bu enerjinin bir kısmı atmosfere geri gönderilir. Güneşten gelen enerjinin bir kısmı yeryüzüne ulaşmadan atmosferden uzaya geri döner. Isınan yeryüzünden bir kısım enerji uzun dalgalı ışınlar halinde atmosfere verilir. Bu enerjinin bir kısmı atmosferdeki sera gazları tarafından tutulur. Bu tutulan enerji atmosferin alt kısımlarını ısıtır. Bu ısınma atmosferin sera etkisidir. Sera gazları tarafından tutulan enerjinin bir kısmı yeniden uzaya geri verilir. Yeryüzünden uzaya verilen enerjinin bir kısmı doğrudan uzaya geri gider.
Küresel ısınmada en büyük payı alan sera etkisi nedir? Güneşten gelen dalgalı radyasyonun bir kısmı doğrudan atmosfer tarafından uzaya verilirken, bir kısmı da yeryüzü tarafından emilir. Isınan yeryüzünden salınan uzun dalgalı radyasyonun önemli bir bölümü tekrar atmosfer tarafından emilir. Atmosferdeki gazların kısa dalgalı güneş ışınlarına karşı çok geçirgen, yeryüzünden verilen uzun dalgalı radyasyona karşı ise, biriken sera gazları nedeniyle daha az geçirgen olması sonucunda, yere yakın kısımların beklenenden daha fazla ısınması olayına atmosferin sera etkisi denilmektedir. Güneşten gelen kısa dalgalı ışınların % 51’i yeryüzü tarafından tutulur. Bu enerji ile yeryüzü ısınır. Yeryüzü tarafından emilen bu enerjinin bir kısmı atmosfere geri gönderilir. Güneşten gelen enerjinin bir kısmı yeryüzüne ulaşmadan atmosferden uzaya geri döner. Isınan yeryüzünden bir kısım enerji uzun dalgalı ışınlar halinde atmosfere verilir. Bu enerjinin bir kısmı atmosferdeki sera gazları tarafından tutulur. Bu tutulan enerji atmosferin alt kısımlarını ısıtır. Bu ısınma atmosferin sera etkisidir. Sera gazları tarafından tutulan enerjinin bir kısmı yeniden uzaya geri verilir. Yeryüzünden uzaya verilen enerjinin bir kısmı doğrudan uzaya geri gider.
Karbondioksit (CO2) ve Diğer Sera Gazlarının Etkisi
Küresel ısınma üzerinde etkili olan sera gazları arasında CO2’in ayrı bir yeri ve önemi vardır. Karbondioksit (CO2), güneşten doğrudan gelen kısa dalgalı ışınları büyük ölçüde geçirdiğinden ve yerden verilen uzun dalgalı ışınları tuttuğundan, atmosferin alt kısımlarının ısınmasında çok önemli rol oynayan bir sera gazıdır. Bilindiği gibi atmosferdeki karbondioksit miktarı, birinci derecede fosil yakıtların çeşitli alanlarda kullanımı sonucunda, hızlı bir biçimde artmaktadır. Bununla birlikte ormansızlaşma ve özellikle de tropikal yağmur ormanlarındaki aşırı tahribat, ayrıca dünyanın diğer bölgelerindeki orman örtülerinin yerini alan yeni bitki örtüsü de bu artışa katkıda bulunuyor. Dünyada ve ülkemizde bu olayların önüne geçebilmek için enerji tasarrufunun yanında, enerji verimliliğini artırıcı tedbirlerin de alınması gerekir. Her iş kolunun kendine özgü tedbirleri alması, yerküremiz için çok büyük bir kazanç olacaktır. İş kolumuzun klima olması nedeniyle bundan sonraki süreçte klimalarda enerji verimliliğiyle ilgili alınması gerekenleri tartışacağız.
Küresel ısınma üzerinde etkili olan sera gazları arasında CO2’in ayrı bir yeri ve önemi vardır. Karbondioksit (CO2), güneşten doğrudan gelen kısa dalgalı ışınları büyük ölçüde geçirdiğinden ve yerden verilen uzun dalgalı ışınları tuttuğundan, atmosferin alt kısımlarının ısınmasında çok önemli rol oynayan bir sera gazıdır. Bilindiği gibi atmosferdeki karbondioksit miktarı, birinci derecede fosil yakıtların çeşitli alanlarda kullanımı sonucunda, hızlı bir biçimde artmaktadır. Bununla birlikte ormansızlaşma ve özellikle de tropikal yağmur ormanlarındaki aşırı tahribat, ayrıca dünyanın diğer bölgelerindeki orman örtülerinin yerini alan yeni bitki örtüsü de bu artışa katkıda bulunuyor. Dünyada ve ülkemizde bu olayların önüne geçebilmek için enerji tasarrufunun yanında, enerji verimliliğini artırıcı tedbirlerin de alınması gerekir. Her iş kolunun kendine özgü tedbirleri alması, yerküremiz için çok büyük bir kazanç olacaktır. İş kolumuzun klima olması nedeniyle bundan sonraki süreçte klimalarda enerji verimliliğiyle ilgili alınması gerekenleri tartışacağız.
Avrupa Birliği’nde 1 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe giren yeni yönetmeliğe göre klimalar artık sezonsal performansları ile değerlendiriliyor. Klimalarda enerji tüketimini en aza indirmeyi hedefleyen Sezonsal Verimlilik kriterlerine göre, yeni nesil klimaların tümü A, A+, A++ ve A+++ enerji sınıfında yer alacaktır. Klimalarda enerji tüketimini en aza indirmeyi hedefleyen Avrupa Birliği standartları artık ülkemizde de yürürlüktedir.
Yeni Enerji Yönetmeliği, 12 kW’ın altındaki klimaları kapsamaktadır. Sezonsal Performans Katsayısı (SCOP değeri), farklı iklim şartları için Türkiye’de 3 iklim bölgesi ile değerlendirilecek, her klimanın üç farklı bölge için de enerji performans katsayıları belirlenecektir. Tüketiciler klima alırken bulundukları bölgenin iklim şartlarına uygun özellikteki klimaları tercih ettikleri zaman, maksimum verim ve minimum enerji tüketimi elde edecekler.
Avrupa Komisyonu hem çevreye olan etkilerin azaltılması hem de enerji verimliliğini artırmak için 20/20/20 denilen bir enerji politikası ortaya koymuştur. Bu politikayla 2020 yılına kadar % 20 daha az CO2 emisyonu, % 20 yenilenebilir enerji payı ve % 20 daha az birincil enerji tüketimi hedeflenmektedir. Eski ve Yeni Yönetmelik Arasındaki Karşılaştırma tablosu aşağıdadır.
Yeni yönetmeliğe göre Sezonsal Enerji Sınıfı, Tablo 3’te verilmiştir. Yeni tebliğe göre; tek kanallı ve çift kanallı klimaların haricindeki klimalar için asgari enerji verimliliğine dair değerler aşağıdaki tabloda verilen şekilde olmak zorundadır. Küresel ısınma potansiyeli GWP’ye göre veriler aşağıdaki Tablo 4’tedir.
Tek kanallı ve çift kanallı klimalar için asgari enerji verimliliğine dair değerlerin Tablo 5’te verilen şekilde olması zorunluluğu gelecektir. Belirtilen tarihlerde ilgili gereklilikleri sağlayamayan ürünler üretilemeyecek veya ithal edilemeyecektir.
Ses seviyesi birimi, daha önce verilen iç ve dış ünite ses basıncı değerleri yerine, yeni yönetmelik ile iç ve dış ünite ses gücü değerleri olarak ölçülmektedir. Böylece tüketiciler, split klima sistemlerinin gürültü seviyeleri ile ilgili, satın alma kararlarını etkileyebilecek daha fazla bilgiye ulaşabilecekler ve firmaların ölçüm metotlarındaki farklılıklardan kaynaklanan, tüketicilerde algı karmaşası oluşturan değerlerin de önüne geçilmiş olacaktır. Ses Basıncı dB(A) = Ses Basıncı, sesin bir alan içindeki etkisini tanımlar. Bir iç ünitenin, belirli bir mesafeden algılanan çalışma sesi seviyesini belirtir. Ölçüm noktası değişkendir. Ses Gücü dB(A) = Ses Gücü, sesin yalın değerini belirtir. Bir iç ünitenin ürettiği ses seviyesini, mesafeden bağımsız tanımlar.
EER / COP Nominal Verimliliğin Hesaplanması
Eski yönetmeliğe göre nominal verimlilik değerleri EER ve COP hesaplanırken en kaba olarak Soğutma veya Isıtma Isıl Kapasite Gücü (kW)/Soğutma veya Isıtma Güç Tüketimi (kW) bölümüyle tespit ediliyordu. Nominal verimlilik hesabı, sabit bir dış hava sıcaklığına göre yapılıyordu. Soğutmada 35 ⁰C, ısıtmada ise 7 ⁰C kuru termometre cihazlar çalıştırılıyor ve kapasiteleri belirleniyordu. Tablo 5''te klimaların eski yönetmeliğe göre çalışma şartları verilmiştir.
Eski yönetmeliğe göre nominal verimlilik değerleri EER ve COP hesaplanırken en kaba olarak Soğutma veya Isıtma Isıl Kapasite Gücü (kW)/Soğutma veya Isıtma Güç Tüketimi (kW) bölümüyle tespit ediliyordu. Nominal verimlilik hesabı, sabit bir dış hava sıcaklığına göre yapılıyordu. Soğutmada 35 ⁰C, ısıtmada ise 7 ⁰C kuru termometre cihazlar çalıştırılıyor ve kapasiteleri belirleniyordu. Tablo 5''te klimaların eski yönetmeliğe göre çalışma şartları verilmiştir.
SEER Değerlerinin Hesaplanması:
Soğutma Modunda Çalışma Koşulları ve SEER Değerlerinin Alındığı Zaman-Dış Sıcaklık Grafik 1’de verilmiştir. Grafik 1. Sezonsal Enerji Verimliliği Sınıfı tablosu bu değerlere göre değişmiştir. Eski yönetmeliğe göre nominal verimlilik ile yeni yönetmelikteki sezonsal verimlilik hesaplanmasında 3 temel ayrıcalık vardır: - Eski yönetmeliğe göre nominal verimlilik değerleri EER ve COP hesaplanırken Soğutma veya Isıtma Isıl Kapasite Gücü (kW)/Soğutma veya Isıtma Güç Tüketimi (kW) bölümüyle tespit ediliyordu. Nominal verimlilik hesabı, sabit bir dış hava sıcaklığına göre yapılıyordu. (Soğutmada 35 ⁰C, Isıtmada ise 7⁰C ). Sezonsal Verimlilikte ise tüm soğutma ve ısıtma sezon değerleri dikkate alınır. Örneğin soğutma sezonunda cihazın 35 ⁰C’de çalışma koşullarına gelmesi sezonda en fazla 10 günü bulurken, 25 ile 30 ⁰C dış ortam sıcaklığında çalışma koşulları sezonun yarısından fazladır. - İkinci fark ise çalışma yüküdür. nominal verimlilikte % 100 tam yükte EER/COP hesaplanırken, sezonsal verimlilikte ise kısmi yüklerde de hesaplamalar yapılmaktadır. - Diğer bir fark da; nominal verimlilikte cihazın kompresörünün çalışmadığı durumlarda devrede olan, iç ünite fan motoru, kompresör krank ısıtıcısı, selenoid valfler ve bekleme (standby) konumlarında harcanan enerji sarfiyatları nominal verimlilik değerleri içine alınmaz iken, sezonsal verimlilikte bu değerlerin hesaplamalar içine alınmasıdır. SEER-Sezonsal Enerji Verimlilik Oranı hesabı yapılırken EN14825 standardına göre test edilmektedir. Bu değerler Grafik 2’de kırmızı oklarla belirlenen sıcaklıklardır. Standarda göre Strasburg şehrinin iklim verileri temel alınmıştır. Tasarım sıcaklığı 35 ⁰C seçilmiştir. Standart, aşağıdaki kırmızı oklarla belirtilen 4 ayrı dış ortam sıcaklığı değer alınmıştır. 20, 25, 30, 35 ⁰C kuru termometre dış ortam, 27 ⁰C kuru termometre iç ortam sıcaklılarda test edilmiştir. Bu bilgilerin verileri laboratuvar şartlarında alınmalıdır. İç ortam sıcaklığı tüm dış ortam sıcaklıklarında sabit alınmıştır. İç ortam sıcaklığı 27 / 19 Kuru / Yaş termometre değerlerinde testler yapılmıştır. Yapılan testlere göre alınacak değerler ve bu değerlerle ayrıntılı olarak SEER değerinin bulunması formülü aşağıdadır: 1. QC: İklimlendirilecek binanın/yerin referans hesaplanan soğutma talebi 2. HTO: Termostat yaptıktan sonraki çalışan kısımların çalışma süresi. (İ.Ü.-D.Ü. Fan Motoru, Flap Motoru vb) 3. HSB: Bekleme (Standby) modunda geçen süre-saat. 4. HCK: Karter Isıtıcı çalışma süresi-saat 5. HOFF: Kapalı konumdaki geçen süre-saat. 6. Hce: Soğutma modunda yıllık çalışma süresi-saat 7. EERPL: Kısmi yükte düzeltilmiş EER 8. EERDC: Kısmi yükte gerçek EER 9. Pdesignc-Pd: Tasarımdaki-tasarım gücü (kW). Kapasite değeri değildir. Cihazın kapasitesinden büyük veya küçük olabilir. 10. Pr: Gerçek Kapasite Gücü 11. PTO: Kapalı konumundaki tüketim gücü (kW) 12. PCK: Karter ısıtıcının çalıştığı süredeki tüketim gücü (kW) 13. PSB: Bekleme (Standby) konumundaki tüketim gücü (kW) 14. SEERON: Gerçek zaman çalışmasındaki SEER değeri. (Bu değer laboratuvar şartlarında ölçülmektedir). Not: (Gerçek Kapasite- Kısmi Yük) / Tam Yük >% 10, EERPL
Soğutma Modunda Çalışma Koşulları ve SEER Değerlerinin Alındığı Zaman-Dış Sıcaklık Grafik 1’de verilmiştir. Grafik 1. Sezonsal Enerji Verimliliği Sınıfı tablosu bu değerlere göre değişmiştir. Eski yönetmeliğe göre nominal verimlilik ile yeni yönetmelikteki sezonsal verimlilik hesaplanmasında 3 temel ayrıcalık vardır: - Eski yönetmeliğe göre nominal verimlilik değerleri EER ve COP hesaplanırken Soğutma veya Isıtma Isıl Kapasite Gücü (kW)/Soğutma veya Isıtma Güç Tüketimi (kW) bölümüyle tespit ediliyordu. Nominal verimlilik hesabı, sabit bir dış hava sıcaklığına göre yapılıyordu. (Soğutmada 35 ⁰C, Isıtmada ise 7⁰C ). Sezonsal Verimlilikte ise tüm soğutma ve ısıtma sezon değerleri dikkate alınır. Örneğin soğutma sezonunda cihazın 35 ⁰C’de çalışma koşullarına gelmesi sezonda en fazla 10 günü bulurken, 25 ile 30 ⁰C dış ortam sıcaklığında çalışma koşulları sezonun yarısından fazladır. - İkinci fark ise çalışma yüküdür. nominal verimlilikte % 100 tam yükte EER/COP hesaplanırken, sezonsal verimlilikte ise kısmi yüklerde de hesaplamalar yapılmaktadır. - Diğer bir fark da; nominal verimlilikte cihazın kompresörünün çalışmadığı durumlarda devrede olan, iç ünite fan motoru, kompresör krank ısıtıcısı, selenoid valfler ve bekleme (standby) konumlarında harcanan enerji sarfiyatları nominal verimlilik değerleri içine alınmaz iken, sezonsal verimlilikte bu değerlerin hesaplamalar içine alınmasıdır. SEER-Sezonsal Enerji Verimlilik Oranı hesabı yapılırken EN14825 standardına göre test edilmektedir. Bu değerler Grafik 2’de kırmızı oklarla belirlenen sıcaklıklardır. Standarda göre Strasburg şehrinin iklim verileri temel alınmıştır. Tasarım sıcaklığı 35 ⁰C seçilmiştir. Standart, aşağıdaki kırmızı oklarla belirtilen 4 ayrı dış ortam sıcaklığı değer alınmıştır. 20, 25, 30, 35 ⁰C kuru termometre dış ortam, 27 ⁰C kuru termometre iç ortam sıcaklılarda test edilmiştir. Bu bilgilerin verileri laboratuvar şartlarında alınmalıdır. İç ortam sıcaklığı tüm dış ortam sıcaklıklarında sabit alınmıştır. İç ortam sıcaklığı 27 / 19 Kuru / Yaş termometre değerlerinde testler yapılmıştır. Yapılan testlere göre alınacak değerler ve bu değerlerle ayrıntılı olarak SEER değerinin bulunması formülü aşağıdadır: 1. QC: İklimlendirilecek binanın/yerin referans hesaplanan soğutma talebi 2. HTO: Termostat yaptıktan sonraki çalışan kısımların çalışma süresi. (İ.Ü.-D.Ü. Fan Motoru, Flap Motoru vb) 3. HSB: Bekleme (Standby) modunda geçen süre-saat. 4. HCK: Karter Isıtıcı çalışma süresi-saat 5. HOFF: Kapalı konumdaki geçen süre-saat. 6. Hce: Soğutma modunda yıllık çalışma süresi-saat 7. EERPL: Kısmi yükte düzeltilmiş EER 8. EERDC: Kısmi yükte gerçek EER 9. Pdesignc-Pd: Tasarımdaki-tasarım gücü (kW). Kapasite değeri değildir. Cihazın kapasitesinden büyük veya küçük olabilir. 10. Pr: Gerçek Kapasite Gücü 11. PTO: Kapalı konumundaki tüketim gücü (kW) 12. PCK: Karter ısıtıcının çalıştığı süredeki tüketim gücü (kW) 13. PSB: Bekleme (Standby) konumundaki tüketim gücü (kW) 14. SEERON: Gerçek zaman çalışmasındaki SEER değeri. (Bu değer laboratuvar şartlarında ölçülmektedir). Not: (Gerçek Kapasite- Kısmi Yük) / Tam Yük >% 10, EERPL
SCOP Değerlerinin Hesaplanması:
Isıtmada Sezonsal Verimlilik SCOP; yıllık ısıtma ihtiyaçlarının, yıllık ısıtmada harcanan güç ve yardımcı malzemelerin çektiği gücün toplamına bölünmesiyle bulunur. EN14825 standardına göre 3 iklim bölgesi seçilmiştir. 1. Ortalama iklim bölgesi (A bölgesi diye de adlandırılmış ve Strasburg şehri, -10 ⁰C) 2. Daha Sıcak İklim Bölgesi (B-Bölgesi-Atina şehri, +2 ⁰C) 3. Daha soğuk iklim Bölgesi (C Bölgesi Helsinki şehri, -22 ⁰C) baz alınmıştır. Bunun yanında aynı standart SCOP değeri -7,+2, +7, 12 ⁰C dış ortam ve 20 ⁰C iç ortam sıcaklık test noktalarında alınmıştır. Isıtma Modunda Çalışma Koşulları ve SCOP Değerlerinin Alındığı Zaman-Dış Sıcaklık Grafik 2’de verilmiştir. Grafik 2. Yapılan testlere göre alınacak değerler ve bu değerlerle ayrıntılı olarak SCOP değerinin bulunması formülü aşağıdadır. 1. Qh: İklimlendirilecek binanın/yerin referans hesaplanan ısıtma talebi 2. HTO: Termostat yaptıktan sonraki çalışan kısımların çalışma süresi. (İ.Ü.-D.Ü. Fan Motoru, Flap Motoru vb) 3. HSB: Bekleme (Standby) modunda geçen süre-saat. 4. HCK: Karter Isıtıcı çalışma süresi-saat 5. HOFF: Kapalı konumdaki geçen süre-saat. 6. Hhe: Isıtma modunda yıllık çalışma süresi-saat 7. COPPL: Kısmi yükte düzeltilmiş COP 8. COPDC: Kısmi yükte gerçek COP 9. Pdesignc-Pd: Tasarımdaki-tasarım gücü (kW). Kapasite değeri değildir. Cihazın kapasitesinden büyük veya küçük olabilir. 10. Pr: Gerçek Kapasite Gücü 11. PTO: Kapalı konumundaki tüketim gücü (kW) 12. PCK: Karter ısıtıcının çalıştığı süredeki tüketim gücü (kW) 13. PSB: Bekleme (Standby) konumundaki tüketim gücü (kW) 14. SCOPON: Gerçek zaman çalışmasındaki SCOP değeri. (Bu değer laboratuvar şartlarında ölçülmektedir). Not: (Gerçek Kapasite- Kısmi Yük) / Tam Yük >% 10, SCOPPL
Isıtmada Sezonsal Verimlilik SCOP; yıllık ısıtma ihtiyaçlarının, yıllık ısıtmada harcanan güç ve yardımcı malzemelerin çektiği gücün toplamına bölünmesiyle bulunur. EN14825 standardına göre 3 iklim bölgesi seçilmiştir. 1. Ortalama iklim bölgesi (A bölgesi diye de adlandırılmış ve Strasburg şehri, -10 ⁰C) 2. Daha Sıcak İklim Bölgesi (B-Bölgesi-Atina şehri, +2 ⁰C) 3. Daha soğuk iklim Bölgesi (C Bölgesi Helsinki şehri, -22 ⁰C) baz alınmıştır. Bunun yanında aynı standart SCOP değeri -7,+2, +7, 12 ⁰C dış ortam ve 20 ⁰C iç ortam sıcaklık test noktalarında alınmıştır. Isıtma Modunda Çalışma Koşulları ve SCOP Değerlerinin Alındığı Zaman-Dış Sıcaklık Grafik 2’de verilmiştir. Grafik 2. Yapılan testlere göre alınacak değerler ve bu değerlerle ayrıntılı olarak SCOP değerinin bulunması formülü aşağıdadır. 1. Qh: İklimlendirilecek binanın/yerin referans hesaplanan ısıtma talebi 2. HTO: Termostat yaptıktan sonraki çalışan kısımların çalışma süresi. (İ.Ü.-D.Ü. Fan Motoru, Flap Motoru vb) 3. HSB: Bekleme (Standby) modunda geçen süre-saat. 4. HCK: Karter Isıtıcı çalışma süresi-saat 5. HOFF: Kapalı konumdaki geçen süre-saat. 6. Hhe: Isıtma modunda yıllık çalışma süresi-saat 7. COPPL: Kısmi yükte düzeltilmiş COP 8. COPDC: Kısmi yükte gerçek COP 9. Pdesignc-Pd: Tasarımdaki-tasarım gücü (kW). Kapasite değeri değildir. Cihazın kapasitesinden büyük veya küçük olabilir. 10. Pr: Gerçek Kapasite Gücü 11. PTO: Kapalı konumundaki tüketim gücü (kW) 12. PCK: Karter ısıtıcının çalıştığı süredeki tüketim gücü (kW) 13. PSB: Bekleme (Standby) konumundaki tüketim gücü (kW) 14. SCOPON: Gerçek zaman çalışmasındaki SCOP değeri. (Bu değer laboratuvar şartlarında ölçülmektedir). Not: (Gerçek Kapasite- Kısmi Yük) / Tam Yük >% 10, SCOPPL
24.12.2013 tarihli ve 28861 sayılı Resmi Gazete’de “Klimaların Enerji Etiketlemesine Dair Tebliğ” yayımlanmıştır. Bu tebliğde 12 kW’tan küçük kapasitede ısıtma/soğutma sezonu için Türkiye’nin iklim haritası çıkarılarak Türkiye 3 farklı iklim bölgesine ayrılmıştır. Bu tebliğ 01.01.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Türkiye enerji sınıfında üç bölgeye ayrılmıştır.
1. Mavi: Daha soğuk iklim bölgesi
2. Yeşil: Ortalama iklim bölgesi (zorunlu)
3. Turuncu: Daha sıcak iklim bölgesi
Yeni tebliğe göre; 2015 yılından itibaren tek kanallı ve çift kanallı klimaların haricindeki klimalar için asgari enerji verimliliğine dair değerler aşağıdaki tabloda verilen şekilde olmak zorundadır.
Küresel ısınma potansiyeli GWP’ye göre veriler aşağıda Tablo 6''dadır. 2014 yılı verilerini Tablo 3’te vermiştik.
Yeni tebliğe göre 2015 yılından itibaren tek kanallı ve çift kanallı klimalar için asgari enerji verimliliğine dair değerlerin Tablo 8’de verilen şekilde olması zorunluluğu gelecektir. Belirtilen tarihlerde ilgili gereklilikleri sağlayamayan ürünler üretilemeyecek veya ithal edilemeyecektir.
Tebliğe göre yeni enerji sınıflarına geçiş tarihleri aşağıda verilmiştir.
1 Ocak 2014: A, B, C, D, E, F, G 1 Ocak 2015: A+, A,B,C,D,E,F
1 Ocak 2017: A++, A+, A,B,C,D,E 1 Ocak 2019: A+++, A++, A+, A, B, C, D
Yeni Yönetmeliğe Göre Enerji Sınıfı Etiketi aşağıdadır:
Yıllar geçtikçe düşük verimliliğe sahip cihazlar üretilmeyecek ve piyasadan yavaş yavaş elenecektir. Son kullanıcı enerji verimliliği yüksek olan cihazları kullanacak, enerjiden tasarruf sağlanmış olacaktır.
VII. Sonuçlar
- Dünya ve ülkemiz için enerji sorunu devam edecektir. Bu sorunun çözümü için kullandığımız enerjiyi en verimli şekilde kullanmak zorundayız.
- Bu dünyada en büyük rekabetler, hatta savaşlar enerji için olabilir.
- Doğayı ve ozon tabakasını korumak için sera gazlarının etkisini en aza indirgemeliyiz.
- 2020 yılına kadar % 20 daha az CO2 emisyonu, % 20 yenilenebilir enerji payı ve % 20 daha az enerjinin en iyi kullanılması hedeflenmiştir. Bu hedefin gerçekleşmesi için Avrupa Birliği Komisyonu Eko-Tasarım Direktifini yayımlamıştır.
- Türkiye ve Kyoto Protokolü’nü kabul eden ve buna göre davranmayı kabul etmiş ülkelerin pazarında SEER ve SCOP değerleri hesaplanmış klimalar satılacaktır.
- Sezonsal Verimlilik enerji etiketlerinde ses basıncı yerine ses gücü değerleri olacaktır.
- Firmalar web sayfalarında ürünlerin karşılaştırılması için gerekli olan tüm verileri herkesin erişebileceği şekilde internet ortamında yayımlamak zorundadır.
Kaynaklar:
Midea Klima Avrupa Regülasyonu 2014 Teknik Yayınları
Avrupa Birliği Komisyonu Direktifleri-2009/125
EN14825:2012 Test Standardı
Tesisat Dergisi 218 Sayı. Sezonsal Verimlilik ve Klimalarda Yeni Enerji Etiketi.
Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü Yayınları
Elektrik İşleri Etüt İdaresi ENVER-Enerji Verimliliği Portalı.
19.07.2013 tarihli ve 28712 sayılı Resmi gazetede yayınlanan “Klimalar ve Vantilatörler İlgili Çevreye Duyarlı Tasarım Gereklerine Dair Tebliği
24.12.2013 tarihli ve 28861 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Klimaların Etiketlenmesine Dair Tebliği.